Whatsapp Hattı İletişim Bilgileri
Online Randevu
ONLINE RANDEVU
Lütfen aşağıda istenilen bilgileri doğru ve eksiksiz bir şekilde giriniz.
Dil ve Konuşma Terapisi

Dil ve konuşma terapisti/patoloğu (DKT) insan iletişimi ve dil - konuşma ile ilgilenir ve tüm yaş gruplarında ses, konuşma, yutma fonksiyonları ve dil bozukluklarının tedavisinde görevalır. Dil ve konuşma terapisti/patoloğu, insan iletişimi ile ilgili bozuklukların yaşam boyu önlenmesi, ayırıcı tanısı, değerlendirmesi, tedavisi ve bilimsel incelemesinden sorumlu bir sağlık meslek mensubudur.

Dil ve konuşma terapistleri, kendi konularında ayırıcı tanı koyabilen, değerlendirmeyle sorunlarını ve çözümlerini belirleyen, değerlendirme sonrası terapiyi planlayan ve yürüten, bu görevlerini yerine getirirken ilgili uzman ve yardımcı uzmanlarla sıkı bir iş birliği içerisinde çalışan bireylerarası iletişim sorunlarının çeşitli alanlarında uzmanlaşmış bağımsız bir meslek grubunun elemanlarıdır. (ASHA ve IALP,1994;2000)

Dil ve Konuşma Terapistleri Hangi Alanlarda Çalışır?

Görev, Yetki ve Sorumluluklar

  • Çocuk, ergen, yetişkin ve yaşlılarda insan iletişimini ilgilendiren tüm bozuklukları önleme, ayırıcı-tanısını koyma ve müdahale programı hazırlayıp uygulamadan sorumludur.
  • Artikülasyon (dudak-damak yarığı, serebral palsi vb. bağlı ya da işlevsel gelişimsel yetersizlik, geç gelişme ya da nedeni belli olmayan) ve diğer konuşma sesi bozuklukları
  • Afazi (inme sonrası dil ve konuşma kaybı) ve diğer nörolojik kökenli (dizartri, apraksi) konuşma ve dil bozukluklarını değerlendirme, terapi
  • Yutma, yutkunma bozuklukların terapisi
  • Ses bozuklukları
  • Özgül dil bozuklukları
  • Özgül öğrenme güçlüğü (disleksi, disgrafi, diskalkuli) ile mantıksal işlemlemeyi/akıl yürütmeyi etkileyen bozukluklar
  • Özel gereksinimli, gelişimsel yetersizliği olan (otizm gibi) çocuklara yönelik erken dil ve konuşma eğitimi ve terapisi
  • İşitme kayıplı çocuklara ve edinilmiş işitme kaybı olan bireylere konuşma ve dil terapisi
  • Larenjektomi, trakeostomi sonrası yutma ve konuşma terapisi
  • Yaşlanmaya bağlı serebral bozuklukları (ALS, Parkinson, Alzheimer, Demans vb.) olan bireylere iletişim amaçlı terapi

Konuşma Sesi Bozuklukları

Konuşma sesi bozuklukları çocukların konuşma gelişiminde gecikme ve/ veya konuşma anlaşılırlığında güçlük olarak tanımlanır. Organik veya fonksiyonel olabilir. Organik konuşma ses bozuklukları arasında motor/nörolojik bozukluklar (örn. Çocukluk çağı konuşma apraksisi veya dizartri), yapısal anormallikler (örn. Yarık dudak/damak ve/veya diğer anomaliler) ve duyusal/algısal bozukluklar (örn. İşitme kaybı) yer alır. Artikülasyon (sesletim) bozukluğu, fonolojik (sesbilgisel) bozukluklar ise fonksiyonel konuşma sesi bozukluklarıdır.

Artikülasyon Bozukluğu

Artikülasyon, konuşmada yer alan çeşitli organların belirli bir düzen içinde ve birbiri ardına uyumlu hareket etmesiyle konuşma sesi birimlerinin şekillendirilmesidir. Artikülasyon sorunları, bireyin konuşma seslerinin motor üretiminde güçlük çekmesi veya sesleri yanlış üretmesidir. Bu durum konuşmanın anlaşılırlığını etkilemektedir.

Fonolojik (Sesbilgisel) Bozukluklar

Fonoloji, bir dilde kullanılan konuşma seslerinin birleştirilmesiyle ilgili kuralları inceler. Fonolojik gelişim ise bu fonotaktik kuralları edinerek yetişkin bireyin konuşma özelliklerini edinme anlamına gelmektedir. Fonolojik gelişim her çocukta aynı olmamakla birlikte belli bir yıl içinde tamamlanarak yetişkin konuşma özellikleri kazanılır. Fonolojik bozukluğu olan çocuklarda bu gelişim sürecinin uzaması söz konusudur. Bu bozukluğa sahip kişilerde çeşitli konuşma seslerinin yer değiştirilmesi, düşürülmesi, sözcük öbeklerinin karışması ya da hatalı kullanımı görülmektedir. Aynı zamanda, heceler ve sözcükler içindeki seslerin sıralanma ve seçilme hatalarını da içerir. Bu hatalar tutarsızlık gösterebilir, örneğin bir kelimede bir sesi üretirken bir başka kelimede aynı sesi yanlış üretebilir. Bu nedenle fonolojik bozukluğu olan çocukların konuşmasının anlaşılması son derece güçtür.

Akıcılık bozuklukları

Akıcılık bozuklukları, kekemelik ve hızlı-bozuk konuşma olarak tanımlanan sorunlardır. Kekemelik, konuşma sırasında kişinin konuşma akışını bozacak bir düzeyde ses ya da hece tekrarları, bloklar ve uzatmaların meydana geldiği bir akıcılık bozukluğu türüdür. Hızlı-Bozuk Konuşma ise, akıcısızlıklarla ve uygun olmayan konuşma hızıyla karakterize olan bir konuşma akıcılığı sorunudur.

Kekemelik

Kekemelik konuşma hızını ve ritmini etkileyebilecek tekrarlamalar (sesler, heceler, kelimeler, ifadeler), ses uzamaları, bloklar ile karakterize edilen konuşma akıcılığının bozulmasıdır. Bu aksaklıklara fiziksel gerilim, olumsuz reaksiyonlar, ikincil davranışlar ve seslerden, sözcüklerden veya konuşma durumlarından kaçınma eşlik edebilir. Kekemelik, okul, iş veya sosyal etkileşimlerde sorunlar yaratabilir.

Hızlı bozuk konuşma

Uygun olmayan konuşma hızıyla karakterize olan konuşma akıcılığı sorunudur. Bozulmuş, eksik, yanlış sesletilen sözcüklerin de görülebildiği hızlı bozuk konuşmaya sıklıkla kekemelik, sesletim sorunları, dikkat eksikliği-hiperaktivite, öğrenme sorunları, pragmatik hatalar vb. eşlik edebilir.

Yutma Bozuklukları

Yutma bozukluğu (disfaji), bireylerin besinleri yeme ve içmeleri sırasında ağız boşluğunda, farinkste, özofagusta veya gastroözofageal kısımda meydana gelen problemler olarak tanımlanır. Yutma bozuklukları yutmanın dört aşamasından birinde veya daha fazlasında ortaya çıkabilir. Yutma bozukluğu her yaş grubundan hastada ve sinirsel (nörojenik), mekanik, psikolojik nedenler ve kas hastalıklarına (myojenik) bağlı olarak oluşabilir.

Yutma bozuklularının nedeninin araştırılması ve tedavisinin planlanması için öncelikle değerlendirme yapılmalıdır. Değerlendirme aletsel ve/veya aletsel olmayan yutma değerlendirmesi şeklinde yapılır.

Aletsel olmayan bir yutma değerlendirmesinin amacı, yutma fonksiyonu ile ilişkili hasta davranışlarını gözlemlemektir.  Yemek sırasında, postür, yorgunluk gibi faktörler göz önüne alındığında, disfaji belirtilerinin ve semptomlarının varlığını veya yokluğunu gözlemlemektir.  Aletsel değerlendirmede gerekli görüldüğünde ilgili meslek elemanından konsültasyon talep edilebilir. Videofloroskopik yutma çalışması (VFSS) ve yutmanın fiberoptik endoskopik değerlendirmesi (FEES) aletsel değerlendirmeye örnektir

Gecikmiş Dil ve Konuşma Bozuklukları

Çocuğun konuşması konuşma gelişimi açısından beklenenden yavaş ya da çok geri ise gecikmiş konuşma olarak adlandırılır. Gelişim dönemlerine göre çocuğun 12-18 ay arasında, ilk kelimeleri kurması, 24. aydan itibaren cümle düzeyinde konuşması beklenir. Normal gelişim gösteren bir çocuğun 2 yaşında ünlü seslerin tamamının edinmesi; 4 yaşında ise bir yetişkine benzer konuşması beklenmektedir. Konuşma gecikmesinin nedenleri arasında prematüre doğum, motor gelişim geriliği, işitme kayıpları, genetik bozukluklar/kromozom anomalileri, ailede gecikmiş dil öyküsü, zeka geriliği, otizm ve bunlara ek olarak çevresel koşulların etkisi (uyaranların az olması, ailenin yanlış tutumları vb.) sayılmaktadır.

Motor Konuşma Bozuklukları

Dizartri

Dizartri, merkezi sinir sistemi ve/veya çevresel sinir sistemi ya da her iki sistem hasarına bağlı olarak gelişen; konuşma düzeneğindeki kas kontrolünde anormallik, koordinasyon bozukluğu, paralizi veya zayıflık sonucu konuşmanın respirasyon, fonasyon, artikülasyon, rezonans ve prozodik özelliklerinin birinin ya da birkaçının etkilendiği bir motor konuşma bozukluğudur. Parkinson, serebral palsi (CP), travmatik beyin hasarı (TBI) gibi nörojenik hastalıklar ile birlikte görülebilen bir bozukluktur. Farklı tipleri mevcuttur.

Apraksi

Edinilmiş Konuşma Apraksisi fonetik ve prozodik bileşenlerin etkilendiği normal konuşmayı sağlayan hareketleri yönlendirmek için gerekli olan sensorimotor komutları planlamanın veya programlamanın yapılamamasıdır. Nedenleri felç, travmatik beyin hasarı (TBI), tümör, cerrahi travmalar, nörodejeneratif hastalıklar olabilir.

Çocukluk Çağı Konuşma Apraksisi

Çocukluk çağı konuşma apraksisi (ÇÇKA), nöromüsküler eksiklikler olmadan konuşmanın altında yatan hareketlerin hassasiyetinin ve tutarlılığının bozulduğu motor konuşma bozukluğudur. ÇÇKA, bilinen nörolojik bozukluğun bir sonucu olarak veya sebebi bilinmeyen ve nörolojik problem olmadan  ortaya çıkabilir.

Nörojenik Edinilmiş Dil Bozuklukları

Afazi

Afazi, beyinde dil açısından baskın hemisferin kortikal ve subkortikal bölgelerini yaygın biçimde etkileyen edinilmiş beyin hasarı(inme, travma vb.) sonucunda dil sembollerini formüle etme ve yorumlama sürecindeki bir kayıp ya da hasarın olması şeklinde tanımlanan nörojenik edinilmiş bir dil bozukluğudur. Afazide, dille ilgili dört ana alanda bozulmalar gözlenebilir. Bunlar:

  • İfade edici dil
  • Alıcı dil
  • Yazma
  • Okuma

Afazili bireyin tedavisinde erken müdahale bireyin yaşam kalitesini artırmak için son derece önemlidir. Afazi hastaları için tedavi/terapi, hastanın kendisi ve ailesine göre özel olarak planlanmaktadır. Terapilerde, bireyin kendine güven duygusunu artırmak; çevresiyle mümkün olan en üst derecede iletişimde bulunma potansiyelini ortaya çıkarmak amaçlanır.

Bu hastalarda sıklıkla afaziye ek olarak yutma ve motor konuşma bozuklukları gözlenmektedir.

Ses Bozuklukları

Bireyin ses kalitesinin, perdesinin, rezonansının ve şiddetinin benzer yaş, cinsiyet, kültürel geçmiş ve coğrafik yerleşimdeki bireylere göre farklılaşmasına ses bozukluğu denir. Ses bozuklukları çeşitli sebeplerle olabilmektedir. Çeşitli hastalıklar, ses suiistimal eden konuşma alışkanlıkları (yüksek sesle konuşmak, bağırmak, sık sık boğaz temizlemek vb.), tıbbi sebepler (gırtlağın alınması, tiroid ameliyati, vb.), alışkanlıklar (alkol, sigara tüketimi) ya da nörolojik bozukluklar ses bozukluklarının en önemli nedenleridir.

Ses bozukluğunun altında yatan problemin tıbbi tanılanması KBB hekimleri tarafından yapılmaktadır. Mevcut sorunun kaynağının tespit edilmesi sonrası birey için uygun olan medikal tedavi, cerrahi müdahale ya da ses terapisi yöntemlerinden biri ya da birkaçı seçilerek tedavi süreci başlar. Bu süreçte Dil ve Konuşma Terapistleri (DKT) ses terapilerinde görevalır. Bazı ses hastalıklarının tedavisinde ses terapisi tek başına yeterli olurken, bazı durumlarda ek medikal tedavi ya da cerrahi müdahale sonrası/öncesi terapi eğitimi verilmesi gerekmektedir.